Sarkoidoz, başta akciğer olmak üzere pek çok organ ve lenfatik sistemi etkileyen sistemik granülomatöz bir hastalıktır. Sarkoidoz tanısı için birden fazla organ sisteminde non-kazeifiye epiteloid granülomatöz lezyonların gösterilmesi ve buna neden olduğu bilinen diğer hastalıkların dışlanması gerekir. Sarkoidoz gibi multisistemik bir hastalıkta çok çeşitli görüntüleme yöntemlerinden yararlanılmaktadır. Akciğer sarkoidozunun tanısında ve izlenmesinde son yıllarda yüksek rezolüsyonlu ve çok kesitli bilgisayarlı tomografi rutin olarak gerekmemekle birlikte ayrıntılı bilgi verebilmektedir. Yine kardiyak sarkoidoz ve nörosarkoidozda da değişik görüntüleme yöntemleri öne geçebilmektedir. Bu bölümde sarkoidozun tanı ve izlenmesi sırasında radyolojik görüntüleme yöntemlerine ek olarak bilgi veren tamamlayıcı nükleer tıp yöntemlerinden bahsedeceğiz. Galyum-67 sitrat (Ga-67) sintigrafisinin sarkoidozdaki yeri tartışıldıktan sonra yeni gelişen radyofarmasötiklerin sarkoidoz tanı ve izleminde gelecekteki yeri değerlendirilecektir.

Galyum-67 Sintigrafisi

Galyum-67 siklotron ürünü olup yarı ömrü 78 saat olan bir radyonükliddir. Klinikte enfeksiyon, enflamasyon, granülomatöz hastalıklar ve özellikle lenfomalarda tümör ajanı olarak kullanılmaktadır. Üç farklı gama enerjisi salınımı yapan Ga-67 ile tüm vücut tek bir seansta görüntülenebilir. Ayrıca ilgili bölgelerin tomografik yani SPECT çekimi de elde edilebilir. SPECT ile daha küçük ve detaylı ayrıntılar görüntülünebilir. Bu görüntüler bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme ile eşleştirilerek daha kesin sonuçlar elde edilebilir. Enjeksiyondan sonra en yüksek hedef–zemin aktivite oranı genellikle 48. ve 72. saatlerde elde edilir. O nedenle bu zamanlarda görüntüleme tercih edilir. Süre uzatıldıkça hedef-zemin aktivite oranı artar. Ga-67, kranyum kemiklerinde, nazofarinkste, toraksta ve kemiklerde hafif düzeyde, karaciğer ve dalakta ise belirgin olarak fizyolojik tutulum gösterir.[1] Ga-67’nin akut ve kronik enflamasyonlardaki tutulum mekanizması tam olarak bilinememektedir. Ga-67 intravenöz enjekte edildikten sonra transferrin, laktoferrin ve ferritin gibi plazma proteinlerine ve bu yollada organlara, dokulara veya mikroorganizmalara bağlanır. Ancak vücudun demir bağlama kapasitesi Ga-67’nin dokulara bağlanmasını ve plazma klirensini önemli ölçüde etkiler. Ga-67 dokularda nötrofil, lenfosit ve monositlerde birikir. Fakat bunun tek mekanizma olmadığı ve artmış kan akımı ve kapiller membran geçirgenliğininde tutulumda rol oynadığı söylenmektedir.[2] Demir taşınmasında önemli rolü olan bakterilerin ürettiği sideroforlarda Ga-67’yi bağlamaktadır. Hücre içinde ise lizozom ve lizozom benzeri granüller ile mitokondrilere bağlanır. Aslında tüm bunlar gözönünde bulundurulduğunda Ga-67’nin tutulum mekanizmasının oldukça karmaşık ve çok faktörlü olduğu düşünülebilir.

Sarkoidozda galyum-67 sintigrafisi
Galyum sintigrafisi geçmiş yıllarda sarkoidozun tanısında ve dağılımının araştırılmasında yaygın olarak kullanılmış bir yöntemdir. Sarkoidoz hastalarının pek çoğunda tutulum gösterir. Son yıllara kadar da sarkoidoz tanısında karşılaşılan güçlükleri aşmak için tamamlayıcı olarak kullanılmaktaydı. Yapılan çalışmalarda Ga-67 sintigrafisinin sarkoidozu göstermedeki duyarlılığı %60-90 arasında değişmektedir.[3] Buna karşılık özgüllük değeri düşüktür. Çünkü Ga-67 sarkoidoz dışında özellikle akciğerlerde akciğer tümörleri, lenfomalar, akciğerin bakteriyel, mantar vb enfeksiyonları, granülomatöz ve interstisyel hastalıklarında da tutulur. Galyum-67 sintigrafisi sarkoidozda yer olarak özel bir tutulum gösterir ki buna lambda ve panda işaretleri denir. Lambda işareti bilateral simetrik hiler tutulum ve sağ paratrakeal lenf nodlarındaki tutulumu temsil eder, bu sırada akciğer grafisi normal olabilir[4] (Resim 4.13). Panda işareti ise bilateral tükrük bezleri ve lakrimal bezlerin aktivite tutmasıdır. Bu görünüm pandanın yüzünü hatırlattığı için bu isim verilmiştir. Sadece panda işareti ile sarkoidoz tanısı konulamaz, her iki işaret birarada bulunduğunda galyum sintigrafisinin gerek duyarlılığı gerekse özgüllüğü artar. Sulavik ve ark.nın[5] galyum sintigrafisi olan 605 hastada yaptıkları retrospektif bir çalışmada sarkoidozu olan hastaların %72’sinde lambda, %62’sinde de panda şeklinde tutulum olduğu gösterilmiştir. Aynı çalışmada evre 0 sarkoidozlu 9 hastadan 5’inde galyum sintigrafisinde lambda ve panda işareti pozitif bulunmuştur. Ancak panda işareti tek başına sarkoidoz için kesin tanı koydurmaz. Bu bölgelerde sarkoidoz dışında Sjögren sendromu, tüberküloz veya radyoterapi sonrası Ga-67 tutabileceği için uygun klinik ve laboratuvar bulgular olmadıkça sarkoidoz lehine yorumlanmamalıdır.

Galyum ile bir seansta aynı zamanda tüm vücut tarandığı için toraks dışındaki sarkoidoz tutulumu olan bölgeler de aynı seansta görülebilir. Böylece galyum sintigrafisi bu bölgeler için fazladan görüntüleme yöntemlerine ihtiyacı azaltabilir. Kemik tutulumu şüphesinde ise öncelikle kemik sintigrafisi tercih edilmelidir. Ga-67’nin cilt ve mukozal dokulardaki sarkoidozu göstermedeki özgüllüğü düşüktür. Cilt lezyonları boyut ve sayı olarak arttıkça Ga-67 ile görünür hale gelebilir.[1] Kalp tutulumlarında da galyum sintigrafisi pozitif sonuç vermektedir. Yapılan bir çalışmada galyum sintigrafisi pozitif olan sarkoidozlu hastalarda daha fazla oranda pozitif miyokard perfüzyon sintigrafisi ve daha düşük ejeksiyon fraksiyonu bulunmuştur.[6] Meninge ve ark.[7] sarkoidozda da galyum tutulumu olduğunu bildirmişlerdir.

Galyum sintigrafisi sarkoidozun aktif hastalık dönemini izlemek için iyi bir yöntem olabilir.[8,9] Sy ve ark.[8] yaptıkları bir çalışmada 86 hastadan 36’sına başlangıç ve takip galyum sintigrafileri yapılmış ve hastaların %63.9’unda sintigrafiyle evrelerdeki değişiklik gösterilmiştir (sintigrafinin düzelmesi veya değişiklik olmaması gibi). Özellikle şüpheli olgularda steroid tedavisinden sonra hastalığın aktivitesini izlemek için galyum sintigrafisinin yararlı olduğu vurgulanmıştır. Tedaviye yanıtı ve steroid altında nüks olgularını değerlendirmede galyum sintigrafisinin doğruluğunun yüksek bulan çalışmalar vardır.[10,11] Buna karşın galyum sintigrafisinin tedaviye yanıtı yansıtamadığını bildiren çalışmalar da olmuştur.[12,13] Ancak yine de fibrotik akciğer dokusu ile aktif granülomatöz dokuyu ayırt etmesi ile tedaviye devam edilip edilemeyeceği konusunda ve şüpheli olgularda nüksün doğrulanmasında yararlı olacağı düşünülmektedir.[3]

Galyum sintigrafisi, çekimlerinin 2-3 gün sürmesi, her yer de kolayca bulunamaması ve değişken duyarlılık ve özgüllük değerleri gibi çeşitli dezavantajlarından dolayı günümüzde sarkoidoz tanı ve takibinde sınırlı rol oynamaktadır. Fakat yine de seçilmiş bazı hasta gruplarında örneğin normal akciğer bulguları olup akciğer dışı sarkoidoz şüphesi olan hastalarda (üveit, nörosarkoidoz gibi) yön gösterici olabilir. Yine tanıda biyopsi için uygun yerleri işaret edebilir.[14]


Resim 4.13: Tüm vücut galyum-67 sintigrafisinde galyumun fizyolojik dağılımı ve toraksta bilateral hiler ile sağ paratrakeal lenf nodlar›nda (lambda iflareti) Ga-67 tutulumu izlenmektedir.

Somatostatin Reseptör Sintigrafisi

Fizyolojik olarak çeşitli dokularda, patolojik olarak da nöroendokrin tümörlerde bulunan somatostatin reseptörleri sarkoidoz vb granülomatöz hastalıklarda da gösterilmiştir.[15] Ten Bokum ve ark.[16] immünohistokimyasal yöntemlerle somatostatin reseptörlerinden alt tip 2’yi sarkoidoz, Wegener granülomatozisi ve dev hücreli arteritli hastaların dokularındaki makrofaj, epiteloid ve dev hücrelerinde göstermişlerdir. Pentreotid, indiyum-111 ile işaretlenmiş bir somatostatin anoloğudur. Oktreotid görüntüleri galyumla elde edilen görüntülere göre daha yüksek kalitededir, özellikle hiler ve mediastinal bölgedeki lezyon sınırları daha iyi görünür. Bilgisayarla yapılan sayısal değerlendirmelerde lezyonların tutuş oranı galyuma göre anlamlı derecede daha yüksektir.[13] Yapılan çalışmalarda oktreotid sintigrafisi, sarkoidozlu hastalarda hiler, mediastinal ve akciğerlerdeki aktif interstisyel hastalığı göstermiş ve gösterme oranı ile serum anjiotensin konverting enzim (ACE) düzeyleri arasında korelasyon bulunmuştur.[17] Oktreotid aktif lezyonda normale ve idyopatik interstisyel pnömonilere göre daha yüksek oranda tutulmakta, radyolojik evre ile korelasyon göstermektedir.[18] Lebtahi ve ark’nın[13] yaptıkları 18 hastalık bir çalışmada oktreotid ile galyum sintigrafileri karşılaştırılmış ve özellikle steroid tedavisi alan hastalarda organ tutulumları oktreotid sintigrafisi ile daha iyi görülmüştür, ancak toraks dışı odakların %40 kadarı görülememiştir (üveit, perikardit bazı cilt lezyonları gibi). Sadece üveit ile ortaya çıkan sarkoidoz hastalarında oktreotid sintigrafisi toraks ve diğer lezyonları akciğer grafisi ve BT’si negatif iken bile gösterebilir.[19] Teknesyum ile işaretli deptreotid ile 22 hastada yapılan bir çalışmada ise deptreotidin hastalığın evresi ve akciğer fonksiyonları ile korelasyon gösterdiği ve özellikle de akciğer dışı sarkoidozu göstermede başarılı olduğu bildirilmiştir.[20] Bu bulgularla oktreotid sintigrafisi sarkoidozu değerlendirmede ümit veren bir ajan olarak görülmektedir. Ancak klinik değerini anlamak için geniş serili prognostik çalışmalara gerek vardır.

Pozitron Emisyon Tomografisi

Son yılların en önemli kanser görüntüleme yöntemlerinden biri olan flor-18-deoksiglukoz ile yapılan pozitron emisyon tomografisi (FDG-PET) lenfomalar dahil çeşitli kanserlerde tanı ve izlemde klinisyene yol gösterici olmaktadır. Lewis ve Salama[21] 1994’de hiler lenfadenopati nedeniyle toraksta lenfoma araştırması amacıyla yaptıkları FDG-PET ile 2 hastada sarkoidozun görüntülendiğini rapor etmişlerdir (Resim 4.14). Aynı yıl Brudin ve ark.[22] da 7 sarkoidozlu hastada FDG-PET ve akciğer glukoz metabolizması birlikte değerlendirildiğinde hastalığın aktivitesini yansıttığını bildirmişlerdir. FDG, radyoaktif flor (F)-18’in deoksiglukoz ile işaretlenmiş halidir. Girdiği hücrelerde glukoz metabolizmasını gösterir. Dolaşıma verildiğinde hücre yüzeylerinde bulunan glukoz transporterleri aracılığı ile hücre içine taşınır. Hücre içinde hekzokinaz enzimi ile fosforilize edilerek FDG-6-fosfata dönüşür. Bu noktadan sonra glukoz-6-fosfat dehidrogenaz için bir substrat olmadığından glukoz gibi daha ileri metabolize edilemez ve hücre içinde birikir. PET’de kullanıldığında glukoz metabolizmasının arttığı tüm tümörlerde ve normalde glukoz kullanan beyin gibi dokularda yüksek tutulum görülür. Ancak FDG sadece kansere özgül değildir, FDG ile yapılan çalışmalar arttıkça metabolik hızın arttığı enfeksiyon ve enflamasyon gibi durumlarda da tutulum olduğu gösterilmiştir.[23] Pozitron emisyon tomografisinde geleneksel gama kameralara göre rezolüsyon daha yüksektir. Bu da daha küçük lezyonların daha iyi görülmesini sağladığından hassasiyeti artırır. Bu nedenle FDG-PET sarkoidozda galyuma göre daha hassas bir yöntemdir.

Sarkoidozda FDG tutulumu gösterildikten sonra, Yamada ve ark.[24] 1998’de mediastinal ve hiler lenfadenopatisi olan 31 sarkoidozlu hastada hem FDG ile hem de 11karbon-metionin ile PET uygulamışlardır. Her iki radyofarmasötik de lezyonlarda tutmuş ancak her ikisi arasında tüm hastalarda tutulum dereceleri arasında korelasyon görülmemiştir. Bazı hastalarda FDG daha yoğun tutulurken bazılarında metionin daha fazla tutulmuştur. Bu bulgularla FDG/metionin tutulum oranlarının farklı granülomatöz durumları yansıtabileceği ve bunun da tedavi öncesi yararlı bir değerlendirme olabileceği düşünülmüştür. FDG-PET kardiyak sarkoidozda da araştırılmıştır. Okumuro ve ark.[25] şiddetli ventriküler aritmi, 2. derece A-V blok ve ventriküler disfonksiyonu olan biyopsi ile kanıtlanmış sarkoidozlu hastalarda FDG-PET, MIBI miyokard perfüzyon SPECT ve galyum sintigrafisi yapmışlardır. Kardiyak patolojisi olan hastaların hepsinde patolojik FDG tutulumu (%100) görülmüştür. Sarkoidozlu bölgede MIBI ile azalmış perfüzyon görünürken, FDG ile enflamasyona bağlı artmış aktivite izlenmiştir. PET sonuçları galyum sintigrafisine (%50) göre daha anlamlı derecede pozitif bulunmuştur. Aynı grup bu sonuçları birkaç yıl sonra bu kez açlık FDG-PET çalışması ile yine benzer şekilde elde etmişlerdir.[26] FDG’nin nörosarkoidozda da lezyonları gösterdiği ve biyopsiler için kılavuz olduğunu bildiren çalışmalar vardır.[27] Kemik sarkoidozu da FDG ile gösterilmiştir.[28] Nishiyama ve ark.[29] Japonya’dan yaptığı bir çalışmada FDG-PET ve galyum sintigrafisi karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada FDG, 18 hastadan 17’sinde toplam 21 hiler lenf nodu ve akciğerler lezyonunu tutmuştur. FDG’nin ortalama standart uptake değerinin 7.40±2.48 olduğu bildirilmiştir. Galyum ise toplam 17 hiler lenf nodu ve akciğer lezyonu tutulum göstermiştir. Toraks dışı 31 lezyondan (lenf nodları, kalp, kas, tükürük bezi, cilt, dalak ve mide tutulumları) 28’inde FDG tutulumu olurken galyum sintigrafisi ile 15’i gösterilebilmiştir. Ancak 2 hastada tükrük bezi tutulumu FDG ile gösterilemezken galyum ile gösterilmiştir. Toraks ve toraks dışı lezyonlarda kortikosteroid tedavisinden sonra çekilen sintigrafilerde her iki radyofarmasötik ile yanıt gösterilmiştir. Özellikle toraks dışı alanda FDG-PET galyuma daha üstün bulunmuştur. Son yıllarda pek çok başka çalışma ile FDG-PET ’in sarkoidozu göstermedeki avantajları anlaşılmaktadır.[30-35] Özellikle tanısal biyopsi için görülmeyen yerleri işaret etmesi ve tedaviye yanıtın değerlendirilmesi için oldukça yararlı olduğu kanıtlanmıştır. Milman ve ark.[38] tarafından sarkoidozlu bir olguda inhale beklametazon verildikten sonra yapılan PET-BT’de hilus, mediastinumdaki FDG tutulum derecesinin belirgin azaldığı, akciğer parankim ve plevradaki tutulumunun ise hafif arttığı saptanmış olup olgunun evre 1’den evre 2’ye geçişi PET-BT ile gösterilmiştir. Günümüze kadar yapılan çalışmalarda daha çok klinik-laboratuvar belirteçlere göre ekstrapulmoner tutulum belirlediğinden, ekstrapulmoner tutulum sıklığı ve yaygınlığının FDG PET-BT ile yapıldığında farklı çıkacağı muhakkaktır; bu bilgiler yeniden gözden geçirilmelidir ve tanı yaklaşımı bu açıdan bakıldığında değişebilir. Sarkoidozda kortikosteroid tedavi endikasyonları; göz, kalp, santral sinir sistemi, hiperkalsemi, malign deri tutulumu ve solunum fonksiyon kaybına yol açan akciğer tutulumu olan hastalardır. Sarkoidozda kortikosteroidin PET-BT’ye göre tedavi etkinliğini değerlendiren, geniş olgulu Teirstein ve ark.[36] çalışmasında 36 hasta kortikosteroid tedavisi almış. Otuzaltı hastanın 11’inde FDG tutulum derecesi azalmış, vakaların çoğunda klinik, konvansiyonel inceleme ve fizyolojik değerler ile PET incelemesindeki düzelme arasında korelasyon saptanmıştır. FDG tutulumu olan evre 4 hastalıklı 3 olgunun bazısı tedaviye kısmen yanıt vermiş. Braun ve ark.’nın[39] çalışmasında ise 20 sarkoidoz hastasının 5’ine kortikosteroid verilmiş, PET-BT’ye göre tedavi sonrası iki olguda tam yanıt, 1 olguda kötüleşme ve diğer 2 olguda ise kısmi yanıt gözlenmiştir. Kortikosteroid verilerek değerlendirilen az sayıda vaka bildirileri de mevcuttur.[22,37,38] Şimdiye kadar en geniş serilerden biri Teirstein ve ark.[36] tarafından yapılmıştır. Sarkoidozu olan 137 hastada FDG-PET ile çok sayıda gizli lezyon gösterilmiştir. Yine tedaviye yanıt olup olmadığı granülomlardaki aktivite seviyesi ile gösterilmiştir. Her artmış FDG tutulumu ve yüksek değerde standart uptake değeri (SUD) sarkoidoza işaret etmez, malignitede olabilir. Kaira ve ark.[37] sarkoidozlu 24 hastada F-18 işaretli metiltirozin (FMT, malign tümörleri gösterir) ile FDG’yi PET kamerada karşılaştırmışlardır. FDG tüm sarkoidoz lezyonlarında tutulurken FMT hiç bir lezyonda tutulmamış, böylece metiltirozinin sarkoidoz-tümör ayırımı yapabileceği belirtilmiştir. Braun ve ark.[39] PET-BT kullanarak yaptıkları çalışmada hem galyum hem FDG kullanmışlar her iki madde ile de torasik ve ekstratorasik lezyonları göstermişlerdir. Torasik, sinonazal ve faringolaringeal lezyonlarda FDG PET-BT’nin duyarlılığı sırasıyla %100, %100 ve %80 olarak bulunmuştur. Galyumla ise bu değerler sırasıyla %71, %75 ve %67 olarak bulunmuştur. Biyopsi ile kanıtlanmış ekstrakutanöz lezyonlarda ise galyum %67 ve FDG-PET %86 duyarlılık göstermiştir. Hastalardan beşinde ise tedaviye cevabı değerlendirmek için kontrol PET yapılmıştır. Radyolojik ve klinik cevap gösteren 2 hastanın kontrol PET’inde lezyonların gerilediği görülmüş, düzelme gösterip tamamen iyileşmeyen 2 hastada ise klinik ve radyolojik tabloya benzer şekilde FDG tutulumu gösteren lezyonların sebat ettiği görülmüştür. Son hastada ise klinik cevap alınmamış, 16 ay sonra çekilen PET görüntülemede lezyonlarda aktivite tutuşunun devam ettiği görülmüştür. Ohira ve ark.[40] sarkoidozlu hastalarda MRI ve FDG-PET ile miyokard görüntülemesi yapmışlardır. Sarkoidozda kardiyak tutulum otopside %25-79 oranında bulunur. Sarkoidozda miyokard tutulumu kalp yetmezliği, ventriküler taşikardi ve iletim bozuklukları yoluyla kardiyak ölüme sebep olur. Tanı için biyopsi yapmak zordur ve duyarlılığı düşüktür (%19). Diğer görüntüleme yöntemlerinde de miyokard için duyarlılık ve özgüllük düşüktür, bu nedenle miyokardiyal sarkoidoz da FDG-PET ile MRI karşılaştırılmıştır. Sarkoidozlu 21 olgudan 15’inde patolojik FDG tutulumu görülmüştür. FDG’de duyarlılık ve özgüllük %87.5 ve %37.5 bulunurken, MRI’ da sırasıyla %75 ve %76.5 bulunmuştur. İki yöntem arasındaki duyarlılık ve özgüllüğün farklı oluşunu her 2 yöntemle farklı patolojik proseslerin gösterilmesine bağlamışlardır. Sarkoidozlu hastalarda hastalığın aktivitesinin gösterilmesi için FDG-PET ile genotipi düzeltilmiş ACE ve sIL-2R karşılaştırılmıştır.[41] Bu çalışmada 36 yeni tanı konmuş semptomatik sarkoidozlu hastada 4 hafta içinde FDG-PET sonuçları ve genotipi düzeltilmiş ACE ve sIL-2R düzeyleri ile karşılaştırılmıştır. FDG-PET, 36 hastadan 34’ünde pozitif sonuç verirken (%94), I/I genotipi olan hastalardan %36’sı artmış ACE düzeyi ve %47’si de yüksek sIL-2R düzeyi göstermiştir. Artmış ACE ve sIL-2R gösteren hastalarda da sırasıyla %92 ve %94 oranında artmış FDG aktivitesi görülmüştür. Bu sonuçlarla FDG aktivitesinin hastalığın aktivasyonunu daha iyi gösterdiği ve FDG’nin duyarlı bir yöntem olduğu kanısına varılmıştır. FDG-PET’in sarkoidozdaki yerinin belirlenmesi için geniş prospektif serilere ihtiyaç vardır. Bugünkü bilgilerimizle FDG-PET, galyum 67 sintigrafisine göre daha duyarlı olmakla birlikte lenfomalarda da tutulması nedeniyle akciğer sarkoidozun da sınırlı rol oynayacaktır. FDG-PET de galyum gibi biyopsi yerlerini göstermek ve toraks dışı sistemik hastalığı (kalp, sinir sistemi ve kemik gibi) tek bir seansta görüntülemek ve hastalığın aktivitesini tayin etmekte yararlı olacaktır. Ancak klinik değeri ile ilgili olarak bir sonuca varmak için zamana ihtiyaç vardır. PET-BT füzyon teknolojisinin avantajları sayesinde iki eşzamanlı görüntüleme modalitesinin anatomik verileriyle fonksiyonel/metabolik bilginin aynı görüntüleme seansında incelenebilmektedir. Radyonüklid metodlarla 72 saate kadar uzayan görüntüleme zamanı PET-BT ile 2 saate kadar kısalmakta ve kapsamlı olarak inceleme ile elde edilen yüksek rezolüsyonlu görüntüleme bulguları doğruluğu artırmaktadır. Ayrıca elde edilen anatomik ve fonksiyonel bilgilerin birbiriyle ilişkilendirilebilmesi imkânı doğmuştur.


Resim 4.14: Her iki hiler ve mediastinal LAP’ları olan hastanın aksiyel kesit tüm vücut PET görüntüleri ve transvers kesit PET/BT füzyon görüntüleri izlenmektedir.

Kaynaklar

  1. Dillehay, GL. Gallium imaging. In: Henkin RE, editor. Nuclear Medicine. Philadelphia: Mosby Elsevier; 2006. p. 1641-61.
  2. Tsan MF. Mechanism of Ga-67 accumulation in inflammatory lesions. J Nucl Med 1985;26:88-92.
  3. Mañá J. Magnetic resonance imaging and nuclear imaging in sarcoidosis. Curr Opin Pulm Med 2002;8:457-63.
  4.   Nunes H, Brillet PY, Valeyre D, Brauner MW, Wells AU. Imaging in sarcoidosis. Semin Respir Crit Care Med 2007;28:102-20.
  5.   Sulavik SB, Spencer RP, Weed DA, Shapiro HR, Shiue S, Castriotta RJ. Recognition of distinctive patterns of gallum-67 distribution in sarcoidosis. J Nucl Med 1990;31:1909-14.
  6.   Hirose Y, Ishida Y, Hayashida K, et al. Myocardial involvement in patients with sarcoidosis. An analysis of 75 patients. Clin Nucl Med 1994;19:522-6.
  7.   Ayres JG, Hicks BH, Maisey MN. Gallium-67 uptake in meningeal sarcoidosis. Clin Nucl Med 1986;11:507-8.
  8.   Sy WM, Seo IS, Homs CJ, et al. The evolutional stage changes in sarcoidosis on gallium-67 scintigraphy. Ann Nucl Med 1998;12:77-82.
  9. Alavi A, Palevsky HI. Gallium-67-citrate scanning in the assessment of disease activity in sarcoidosis. J Nucl Med 1992;33:751-5.
  10. Klech H, Kohn H, Kummer F, Mostbeck A. Assessment of activity in sarcoidosis. Sensitivity and specificity of 67Gallium scintigaphy, serum ACE levels, chest roentgenography and blood lymphocyte subpopulations. Chest 1982;82:732-8.
  11.   Köhn H, Klech H, Mostbeck A, Kummer F. 67Ga scanning for assessment of disease activity and therapy decisions in pulmonary sarcoidosis in comparison to chest radiography, serum ACE and blood T-lymphocytes. Eur J Nucl Med 1982;7:413-6.
  12.   Mañá J, Salazar A, Pujol R, Manresa F. Are the pulmonary function tests and the markers of activity helpful to establish the prognosis of sarcoidosis? Respiration 1996;63:298-303.
  13. Lebtahi R, Crestani B, Belmatoug N, et al. Somatostatin receptor scintigraphy and gallium scintigraphy in patients with sarcoidosis. J Nucl Med 2001;42:21-6.
  14. Lynch JP 3rd, Ma YL, Koss MN, White ES. Pulmonary Sarcoidosis. Semin Respir Crit Care Med 2007;28:53-74.
  15.   Ameri P, Gatto F, Arvigo M, et al. Somatostatin receptor scintigraphy in thoracic diseases. J Endocrinol Invest 2007;30:889-902.
  16. ten Bokum AM, Hofland LJ, de Jong G, et al. Immunohistochemical localization of somatostatin receptor sst2A in sarcoid. Eur J Clin Invest 1999;29:630-6.
  17. Kwekkeboom DJ, Krenning EP, Kho GS, Breeman WA, Van Hagen PM. Somatostatin receptor imaging in patients with sarcoidosis. Eur J Nucl Med 1998;25:1284-92.
  18.   Carbone R, Filiberti R, Grosso M, et al. Octreoscan perspectives in sarcoidosis and idiopathic interstitial pneumonia. Eur Rev Med Pharmacol Sci 2003;7:97-105.
  19. Kwekkeboom DJ, Krenning EP. Somatostatin receptor imaging. Semin Nucl Med 2002;32:84-91.
  20. Shorr AF, Helman DL, Lettieri CJ, Montilla JL, Bridwell RS. Depreotide scanning in sarcoidosis. A pilot study. Chest 2004;126:1337-43.
  21. Lewis PJ, Salama A. Uptake of fluorine-18-fluorodeoxyglucose in sarcoidosis. J Nucl Med 1994;35:1647-9.
  22. Brudin LH, Valind SO, Rhodes CG, et al. Fluorine-18 deoxyglucose uptake in sarcoidosis measured with positron emission tomography. Eur J Nucl Med 1994;21:297-305.
  23.   Alavi A, Buchpiguel CA, Loessner A. Is there a role for FDG PET imaging in the management of patients with sarcoidosis? J Nucl Med 1994;35:1650-2.
  24. Yamada Y, Uchida Y, Tatsumi K, et al. Fluorine-18-fluorodeoxyglucose and carbon-11-methionine evaluation of lymphadenopathy in sarcoidosis. J Nucl Med 1998;39:1160-6.
  25. Okumura W, Iwasaki T, Ueda T, et al. Usefulness of 18F-FDG PET for diagnosis of cardiac sarcoidosis. Kaku Igaku 1999;36:341-8.
  26. Okumura W, Iwasaki T, Toyama T, et al. Usefulness of fasting 18F-FDG PET in identification of cardiac sarcoidosis. J Nucl Med 2004;45:1989-98.
  27. Dubey N, Miletich RS, Wasay M, Mechtler LL, Bakshi R. Role of fluorodeoxyglucose positron emission tomography in the diagnosis of neurosarcoidosis. J Neurol Sci 2002;205:77- 81.
  28. Kobayashi A, Shinozaki T, Shinjyo Y, et al. FDG PET in the clinical evaluation of sarcoidosis with bone lesions. Ann Nucl Med 2000;14:311-3.
  29. Nishiyama Y, Yamamoto Y, Fukunaga K, et al. Comparative evaluation of 18F-FDG PET and 67Ga scintigraphy in patients with sarcoidosis. J Nucl Med 2006;47:1571-6.
  30. Nguyen BD. F-18 FDG PET imaging of disseminated sarcoidosis. Clin Nucl Med 2007;32:53-4.
  31. Cheng CY, Huang WS, Shen DH, et al. FDG PET/CT demonstrated rapid progression of mediastinal lymphadenopathy in sarcoidosis. Clin Nucl Med 2007;32:117-21.
  32. Kaira K, Ishizuka T, Yanagitani N, Sunaga N, Hisada T, Mori M. Laryngeal sarcoidosis detected by FDG positron emission tomography. Clin Nucl Med 2008;33:878-9.
  33.   Küçük NO, Ozkan E, Aras G. Uncommon extent involvement of sarcoidosis in 18F-FDG PET/CT. Eur J Nucl Med Mol Imaging 2007;34:2151.
  34. Li YJ, Zhang Y, Gao S, Bai RJ. Cervical and axillary lymph node sarcoidosis misdiagnosed as lymphoma on F-18 FDG PET-CT. Clin Nucl Med 2007;32:262-4.
  35. Kaira K, Ishizuka T, Yanagitani N, Sunaga N, Hisada T, Mori M. Value of FDG positron emission tomography in monitoring the effects of therapy in progressive pulmonary sarcoidosis. Clin Nucl Med 2007;32:114-6.
  36. Teirstein AS, Machac J, Almeida O, Lu P, Padilla ML, Iannuzzi MC. Results of 188 whole-body fluorodeoxyglucose positron emission tomography scans in 137 patients with sarcoidosis. Chest 2007;132:1949-53.
  37. Kaira K, Oriuchi N, Otani Y, et al. Diagnostic usefulness of fluorine-18-alpha-methyltyrosine positron emission tomography in combination with 18F-fluorodeoxyglucose in sarcoidosis patients. Chest 2007;131:1019-27.
  38.   Milman N, Mortensen M, Sloth C. Fluorodeoxyglucose PET scan in pulmonary sarcoidosis during treatment with inhaled and oral corticosteroids. Respiration 2003;70:408-13.
  39. Braun JJ, Kessler R, Constantinesco A, Imperiale A. 18F-FDG PET/CT in sarcoidosis management: review and report of 20 cases. Eur J Nucl Med Mol Imaging 2008;35:1537-43.
  40. Ohira H, Tsujino I, Ishimaru S, et al. Myocardial imaging with 18F-fluoro-2-deoxyglucose positron emission tomography and magnetic resonance imaging in sarcoidosis. Eur J Nucl Med Mol Imaging 2008;35:933-41.
  41. Keijsers RG, Verzijlbergen FJ, Oyen WJ, et al. 18F-FDG PET, genotype-corrected ACE and sIL-2R in newly diagnosed sarcoidosis. Eur J Nucl Med Mol Imaging 2009;36:1131-7.